- Forum >
- Konu: English >
- "When she comes, we eat."
27 Yorum
118
when teriminin İngilizce Türkçe sözlükte anlamı ne zaman Hata baştan sağda mı yoksa sonradan mı meydana geldi? - Ne zaman? - Did the error occur right from the start or later on? - When? Hata ne zaman meydana geldi? - When did the error occur? dığı zaman iken Bir zamanlar bir öğrenci iken onunla tanıştım. - I once met him when I was a student. O üç yaşında iken babasını kaybetti. - He lost his father when he was three years old. conj. ne zaman gerektiğinde Bir şey için ödeme yapmam gerektiğinde ben sadece kredi kartı kullanırım. - I just use a credit card whenever I need to pay for something. Tom ne zaman orada olması gerektiğinden emin değildi. - Tom wasn't sure when he was supposed to be there. diği zaman -diği zaman
-dığı zaman (olması gerektiği) halde -diği (gün) -ması gerektiği halde -diğinde (Bilgisayar) koşul Para borç aldığımızda koşulları kabul etmeliyiz. - When we borrow money, we must agree to the conditions. (Bilgisayar) zamanı Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır. - The best time of life is when you are young. Lütfen zamanın olduğunda evime uğra. - Please drop in at my house when you have a moment. -ınca haçan kadar Jim sınava hazırlanırken gece yarılarına kadar çalıştı. - Jim burned the midnight oil when he was preparing for the examination. Kızgınsan ona kadar; çok kızgınsan yüze kadar say. - When angry, count ten; when very angry, a hundred. ta ki When shall I come? Ne zaman geleyim? Come when you please z. ne zaman: When will they return? Ne zaman dönecekler? bağ o gelince {i} ne zamandan kalma (bağlaç) ne zaman, iken, gerektiğinde, dığı sırada, dığında (isim) zaman dığı sırada dığında sırasında yolculuk sırasında çok fazla giysi getirmeyin. - Don't bring too much clothing when you travel. REM uykusu sırasında beyin dalgaları uyanıkken olduğu gibidir ve bu, rüyalar gördüğün zamanki aşamadır. - The brain waves during REM sleep are the same as when awake, and it's the stage when you have dreams. -diğinde; -diği zaman; -ince; -diği (gün, saat v.b.): You have to get up when halde Bir an önce onu kullanmak istediğimi bildiğin halde niçin tavuğu böyle alması zor bir yere koydun? - Why did you put the chicken in such a difficult place to get when you knew that I wanted to use it right away? geldiğinde O geldiğinde mektubu yazmıştım. - I had written the letter when he came. Misafirler geldiğinde, o piyano çalıyordu. - She was playing the piano when the guests arrived. göz önüne alarak when he comes geleceği zaman vakit Ben bir çocukken burada çok vakit harcadım. - I spent a lot of time here when I was a kid. Üzücü haber geldiğinde çok iyi vakit geçiriyordum. - I was having a very good time, when the sad news came. zaman Genellikle ne zaman yatarsın? - When do you usually go to bed? Keşke dışarı çıktığın zaman kapıyı kapatsan. - I wish you would shut the door when you go out. olur olmaz -ince (Bilgisayar) tarih Ben lisede iken benim sevdiğim dersler coğrafya ve tarihti. - When I was at high school the subjects I liked were geography and history. Bir sayısal tarih olarak yazıldığında Mart 14, 2015, pi'nin ilk beş rakamına karşılık gelir- yüz yılda bir kez rastlantı! - When written as a numerical date, March 14, 2015 is 3/14/15, corresponding to the first five digits of pi (3.1415) - a once-in-a-century coincidence! -de -diğine göre -ken (mümkün olduğu) halde -ması mümkün olduğu halde bastık